Sayfalar

27 Haziran 2011 Pazartesi

Mimar Ahmet Temizel'in ofisine yolculuk

Sabah Lütfi ile bulustuk, ilk olarak, orta sekerli kahvemizi, yaninda olmazsa olmaz suyumuz ve sigaramizi ictik Güzel Abla'nin mekaninda.



Ardindan mimar Ahmet Temizel'in ofisine gitmek icin, "Abi sen burada bekle, ben arabayi getireyim" dedi Lütfi, bes dakikaya yakin arabayi getirmesini bekledim. Arabaya bindik ve yola ciktik, benim emniyet kemerini baglamama bile firsat tanimadan hareket etti Lütfi, tabii ben, kurallarin sadik uygulayicisi Gökhan, aleceyle kemeri baglamak icin, takilan kemerle ugrasirken Lütfi otomobili tekrar durdur, arabadan cikti bile. "Eeeee, ne oldu, neden ciktin, ben baglarim kemeri..." demeye calisirken, "Geldik abi" dedi.


Haydah, daha 100 metre ya gittik, gitmedik mimarin ofisine geldik...


Lütfi, genc, dinamik, saglikli bir arkadas, ama yürümeyi pek sevmiyor. Gidilecek mesafe ne olursa olsun, illa da araba diyor....



Ahmet Temizel'in ofisi Datca Camii ile yanyana. Biz ofise girerken ezan okuyordu imam. galiba ögle ezani...



Ilk is olarak, birgün önce verdigim plani geri verdi Ahmet, "Bu olmaz abi" dedi kisa ve öz bir dille...



Buyur buradan yak, yahu bu plani tasarlamak icin yillarca hayalimi masaya yatirmistim ben, yapilacak evin her santimetre karesi icin aylarca düsünmüstüm. "Bu olmaz abi..." bu da ne demek simdi. Tepemden bir kova kaynar su dökülmüs gibi oldum. Bütün hayallerim yerle bir oldu...



"Gökhan kardes, senin plana baktim, dün gece sabaha kadar calistim, bu olacak..." diye bilgisayar ekranini gösterdi.



Önce, küsmüs cocuk gibi bakmak istemedim, sonra yan gözle biraz, daha sonra da faltasi gibi acilan gözlerle baktim.



Yeni plan hic de fena degildi, sevmeye bile baslamistim bir anda...



Burada kisa yazdigim tartismalar ne kadar sürdü bilemiyorum ama, yandaki camii'nin imami yine ezan okumaya basladi.



Yeni plan üzerinde, Mimar Ahmet Temizel ve Anitlar Kurulu muhalefetiyle savasarak bazi kücük degisiklikleri yapma savasim da uzun zaman aldi, sonucta benim isteklerim önemliydi, ama, asil önemli olan planin Anitlardan onay alabilir normlarda olmasiydi.



Ben yoruldum, mimar Ahmet yoruldu, Lütfi de yoruldu ve sonra gelirim diye bir ara kasla göz arasi kacti, gitti....



Uzun uzun düsünüp minimal degisikler yaparak plani bitirdik, tam o anda imam yine ezan okumaya basladi....



Ya, biz 3 vakit ezan zamani kadar plan üzerinde calistik, ya da camii imami ezan zamanlarini karistirdi.



Ahmet'in ofisinde sonraki bulusmalarimiz ve MSN üzerinden yaptigimiz görüsmeler de nedendir bilinmez hep ezan zamanina denk geldi... Iyi hos, hayirli zamanlarda görüsüyoruz da, mimarenin hemen altinda olunca ofis, kimse kimseyi duyamiyor, ister istemez ezan zamani gecene kadar birbirimizin yüzüne bakip, susuyoruz...



Her iste bir hayir vardir derler ya, hayirlisi olur insallah...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder